تاپیک جامع آموزش زبان ترکی استانبولی

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
مکالمه در کافه

Müşteri: Merhaba! Bir kahve alabilir miyim?
مشتری: سلام! می‌توانم یک قهوه بگیرم؟

Garson: Tabii ki! Hangi kahveyi istersiniz? Türk kahvesi, Americano, Latte?
گارسون: البته! چه نوع قهوه‌ای می‌خواهید؟ قهوه ترک، آمریکانو، لاته؟

Müşteri: Bir Türk kahvesi olsun, orta şekerli lütfen.
مشتری: یک قهوه ترک لطفاً، با شکر متوسط.

Garson: Tamamdır. Yanında su ister misiniz?
گارسون: حتماً. همراهش آب هم می‌خواهید؟

Müşteri: Evet, lütfen.
مشتری: بله، لطفاً.

Garson: Başka bir şey ister misiniz? Tatlı veya atıştırmalık alır mısınız?
گارسون: چیز دیگری میل دارید؟ شیرینی یا میان‌وعده‌ای می‌خواهید؟

Müşteri: Evet, bir dilim çikolatalı kek alayım.
مشتری: بله، یک برش کیک شکلاتی هم می‌گیرم.

Garson: Tamam. Kahveniz ve kekiniz birazdan hazır olacak.
گارسون: حتماً. قهوه و کیک شما تا لحظاتی دیگر آماده می‌شود.

(چند دقیقه بعد)

Garson: Buyurun, afiyet olsun.
گارسون: بفرمایید، نوش جان.

Müşteri: Teşekkür ederim. Ne kadar tutuyor?
مشتری: ممنون. چقدر شد؟

Garson: Toplam 80 lira.
گارسون: جمعاً ۸۰ لیر.

Müşteri: Buyurun, teşekkürler.
مشتری: بفرمایید، ممنون.

Garson: Teşekkürler! İyi günler dilerim.
گارسون: متشکرم! روز خوبی داشته باشید.

Müşteri: Size de!
مشتری: همچنین شما!
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
مکالمه در نانوایی

Müşteri: Merhaba! Taze ekmek var mı?
مشتری: سلام! نان تازه دارید؟

Fırıncı: Evet, sıcak ekmeklerimiz yeni çıktı. Hangi ekmekten istersiniz?
نانوا: بله، نان‌های داغ تازه پخته شده‌اند. کدام نان را می‌خواهید؟

Müşteri: Bir tam buğday ekmeği alabilir miyim?
مشتری: می‌توانم یک نان گندم کامل بگیرم؟

Fırıncı: Tabii ki! Başka bir şey ister misiniz?
نانوا: البته! چیز دیگری می‌خواهید؟

Müşteri: Evet, bir de simit alayım.
مشتری: بله، یک سیمیت هم می‌گیرم.

Fırıncı: Tamam. Ekmeğiniz ve simidiniz hazır. Toplam 25 lira.
نانوا: خوب، نان و سیمیت شما آماده است. جمعاً ۲۵ لیر.

Müşteri: Buyurun, teşekkür ederim.
مشتری: بفرمایید، ممنون.

Fırıncı: Teşekkürler! Afiyet olsun.
نانوا: متشکرم! نوش جان.

Müşteri: Sağ olun, iyi günler!
مشتری: سلامت باشید، روز خوش!

Fırıncı: Size de!
نانوا: همچنین شما!
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
مکالمه در میوه‌فروشی

Müşteri: Merhaba! Elma var mı?
مشتری: سلام! سیب دارید؟

Satıcı: Evet, kırmızı ve yeşil elmalarımız var. Hangisini istersiniz?
فروشنده: بله، سیب‌های قرمز و سبز داریم. کدام را می‌خواهید؟

Müşteri: Kırmızı elma alayım. Kilosu ne kadar?
مشتری: سیب قرمز بگیرم. کیلویی چند است؟

Satıcı: Kilosu 30 lira. Kaç kilo alacaksınız?
فروشنده: کیلویی ۳۰ لیر است. چند کیلو می‌خواهید؟

Müşteri: İki kilo alayım lütfen.
مشتری: لطفاً دو کیلو بدهید.

Satıcı: Başka bir şey ister misiniz?
فروشنده: چیز دیگری می‌خواهید؟

Müşteri: Evet, biraz muz alacağım.
مشتری: بله، کمی موز هم می‌گیرم.

Satıcı: Muz kilosu 40 lira. Kaç kilo olsun?
فروشنده: موز کیلویی ۴۰ لیر است. چند کیلو می‌خواهید؟

Müşteri: Bir kilo yeterli, teşekkür ederim.
مشتری: یک کیلو کافی است، ممنون.

Satıcı: Toplam 120 lira ediyor.
فروشنده: جمعاً ۱۲۰ لیر می‌شود.

Müşteri: Buyurun, teşekkür ederim.
مشتری: بفرمایید، ممنون.

Satıcı: Teşekkürler! İyi günler.
فروشنده: متشکرم! روز خوبی داشته باشید.

Müşteri: Size de!
مشتری: همچنین شما!
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
مکالمه در میوه‌فروشی 🍏🛒


Müşteri (مشتری): Merhaba! Elma var mı? 🍎

(سلام! سیب دارید؟)

---------------------------------------------------------

Satıcı (فروشنده): Evet, var. Hangi tür elma istersiniz? Kırmızı mı 🍎, yeşil mi 🍏?

(بله، داریم. چه نوع سیبی می‌خواهید؟ قرمز یا سبز؟)

---------------------------------------------------------

Müşteri: Kırmızı elma alacağım. Kilogramı ne kadar? ⚖️💰

(می‌خواهم سیب قرمز بگیرم. قیمت هر کیلو چقدر است؟)

---------------------------------------------------------

Satıcı: Kilosu 30 lira. Kaç kilo istersiniz? 📏

(هر کیلو ۳۰ لیر است. چند کیلو می‌خواهید؟)

---------------------------------------------------------

Müşteri: Bir buçuk kilo lütfen. 🛍️

(یک و نیم کیلو لطفاً.)

---------------------------------------------------------

Satıcı: Başka bir şey ister misiniz? 🤔

(چیز دیگری می‌خواهید؟)

---------------------------------------------------------

Müşteri: Evet, biraz muz da alayım. Kilosu kaç lira? 💰

(بله، کمی موز هم می‌گیرم. قیمت هر کیلو چقدر است؟)

---------------------------------------------------------

Satıcı: Kilosu 25 lira. Kaç kilo vereyim? ⚖️

(هر کیلو ۲۵ لیر است. چند کیلو بدهم؟)

---------------------------------------------------------

Müşteri: İki kilo muz alayım.

(دو کیلو موز می‌گیرم.)

---------------------------------------------------------

Satıcı: Toplam 120 lira oldu. 💵

(جمعاً ۱۲۰ لیر شد.)

---------------------------------------------------------

Müşteri: Buyurun, para üstü var mı? 💳💰

(بفرمایید، باقی پول دارم؟)

---------------------------------------------------------

Satıcı: Evet, buyurun. Teşekkür ederim. 😊

(بله، بفرمایید. ممنونم.)

---------------------------------------------------------

Müşteri: Teşekkür ederim. İyi günler! 👋

(ممنونم. روز خوش!)

---------------------------------------------------------

Satıcı: Size de iyi günler! 👋😊

(روز شما هم خوش!)
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
Otomobilin Kapsamlı Tarihçesi

Otomobil, modern dünyanın en önemli icatlarından biri olarak kabul edilir. Günümüzde milyarlarca insanın hayatını kolaylaştıran bu teknoloji, ulaşımı devrim niteliğinde değiştirmiştir. Otomobilin gelişimi, mühendislik ve endüstrinin ilerlemesiyle birlikte, yüzyıllar boyunca birçok aşamadan geçmiştir.

İlk Denemeler: Buharlı Araçlar

Otomobil fikri, 18. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmaya başladı. 1769 yılında Fransız mühendis Nicolas-Joseph Cugnot, askeri amaçlarla kullanılmak üzere ilk buharlı aracı geliştirdi. Ancak bu araç oldukça ağır ve yavaş olduğu için pratik kullanım açısından verimli değildi. 19. yüzyılda buharlı araç teknolojisi gelişmeye devam etti, ancak ağır yapıları ve yakıt verimsizlikleri nedeniyle yaygınlaşamadılar.

İçten Yanmalı Motorun Doğuşu

Otomobilin gerçek anlamda gelişmesi, içten yanmalı motorların icadıyla mümkün oldu. 1860 yılında Belçikalı mühendis Étienne Lenoir, gazla çalışan ilk içten yanmalı motoru geliştirdi. Daha sonra, 1876 yılında Nikolaus Otto, dört zamanlı motor prensibini icat ederek modern otomobil motorlarının temelini attı.

Modern Otomobilin Doğuşu: Karl Benz ve Daimler

1885 yılında Karl Benz, ilk benzinle çalışan otomobili üretti ve 1886 yılında patentini aldı. Benz Patent-Motorwagen, üç tekerlekli bir araçtı ve içten yanmalı motor kullanıyordu. Aynı dönemde, Gottlieb Daimler ve Wilhelm Maybach, dört tekerlekli ve benzinli ilk otomobili geliştirdi. Bu icatlar, otomobilin kitlesel üretimine giden yolu açtı.

Seri Üretim ve Otomobilin Yaygınlaşması

yüzyılın başlarında otomobil, lüks bir eşya olarak kabul ediliyordu. Ancak, 1908 yılında Henry Ford, otomobil üretiminde seri üretim yöntemini kullanarak Ford Model T’yi piyasaya sürdü. Montaj hattı sayesinde üretim süresi ve maliyetler düştü, bu da otomobilin orta sınıf halk tarafından da satın alınmasını sağladı. Model T’nin popülerleşmesiyle birlikte otomobil ulaşımın ayrılmaz bir parçası haline geldi.

Teknolojik Gelişmeler ve Sanayi Devrimi

1920’ler ve 1930’lar, otomobil endüstrisinin hızla büyüdüğü yıllar oldu. Elektrikli marş motoru, hidrolik frenler ve vites sistemleri gibi yenilikler, otomobillerin daha güvenli ve kullanışlı hale gelmesini sağladı. Aynı zamanda, General Motors, Ford ve Chrysler gibi büyük otomobil şirketleri ABD’de otomobil endüstrisini domine etmeye başladı.
II. Dünya Savaşı sırasında askeri araç üretimine ağırlık verildi, ancak savaş sonrası dönemde sivil otomobil pazarı yeniden canlandı. Volkswagen Beetle ve Fiat 500 gibi küçük ve ekonomik araçlar Avrupa’da büyük ilgi gördü.

Modern Otomobil Çağı ve Elektrifikasyon

1970’lerden itibaren, çevre kirliliği ve yakıt krizleri otomobil üreticilerini daha verimli ve çevre dostu motorlar geliştirmeye yönlendirdi. 1997 yılında Toyota, ilk seri üretim hibrit otomobil olan Prius’u piyasaya sürdü. 2010’lu yıllarda ise Tesla gibi firmalar, elektrikli araçları popüler hale getirdi. Günümüzde, otonom (sürücüsüz) araçlar, yapay zeka destekli sistemler ve bağlantılı otomobiller, otomotiv sektörünü yeni bir çağa taşıyor.

تاریخچه جامع اتومبیل

اتومبیل یکی از مهم‌ترین اختراعات دنیای مدرن محسوب می‌شود. این فناوری که امروزه زندگی میلیاردها نفر را آسان‌تر کرده، تحول بزرگی در حمل‌ونقل ایجاد کرده است. پیشرفت اتومبیل، همراه با توسعه مهندسی و صنعت، در طول قرن‌ها مراحل مختلفی را پشت سر گذاشته است.

اولین تلاش‌ها: وسایل نقلیه بخار

ایده اتومبیل در اواخر قرن هجدهم مطرح شد. در سال 1769، مهندس فرانسوی نیکولا-ژوزف کوگنو اولین وسیله نقلیه بخار را برای استفاده نظامی طراحی کرد. اما این وسیله بسیار سنگین و کند بود و برای استفاده عملی چندان کارآمد محسوب نمی‌شد. در طول قرن نوزدهم، وسایل نقلیه بخار پیشرفت کردند اما به دلیل وزن زیاد و مصرف بالای سوخت، فراگیر نشدند.

ظهور موتورهای درون‌سوز

تحول واقعی اتومبیل با اختراع موتورهای درون‌سوز رخ داد. در سال 1860، مهندس بلژیکی اتین لونوار اولین موتور گازسوز را ساخت. سپس در سال 1876، نیکلاوس اوتو اصول موتور چهارزمانه را معرفی کرد که مبنای موتورهای امروزی شد.

تولد اتومبیل مدرن: کارل بنز و دایملر
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
Televizyonun Tarihçesi

Televizyon, 20. yüzyılın en önemli icatlarından biridir. Görüntü ve sesin uzak mesafelere iletilmesini sağlayan bu teknoloji, iletişim ve eğlence dünyasında devrim yaratmıştır.

Televizyonun temelleri, 19. yüzyılın sonlarında atılmıştır. 1884 yılında Alman mucit Paul Nipkow, ilk mekanik televizyon sistemini geliştirmiştir. Daha sonra, 1920’lerde John Logie Baird ve Charles Francis Jenkins gibi mucitler, mekanik televizyon sistemlerini daha da geliştirmiştir. Ancak, mekanik televizyonların yerini kısa sürede daha verimli olan elektronik televizyonlar almıştır.

1927 yılında Amerikalı mucit Philo Farnsworth, ilk tam elektronik televizyon sistemini icat etti. Aynı dönemde, Rus asıllı mühendis Vladimir Zworykin, televizyonun geliştirilmesine önemli katkılarda bulundu. 1930’larda ve 1940’larda televizyon teknolojisi hızla ilerledi ve 1950’lerde renkli televizyonlar ortaya çıktı.

Televizyon, 20. yüzyılın ikinci yarısında dünya genelinde yaygınlaştı. Uydu yayıncılığı ve kablolu televizyon gibi teknolojilerin gelişmesiyle birlikte televizyon izleyicileri daha fazla içeriğe ulaşma imkanına sahip oldu. Günümüzde ise internet televizyonu ve akıllı televizyonlar, televizyon izleme alışkanlıklarını kökten değiştirmiştir.

تاریخچه تلویزیون

تلویزیون یکی از مهم‌ترین اختراعات قرن بیستم است. این فناوری که امکان انتقال صدا و تصویر به فواصل دور را فراهم می‌کند، انقلابی در دنیای ارتباطات و سرگرمی ایجاد کرده است.

پایه‌های تلویزیون در اواخر قرن نوزدهم بنا شد. در سال 1884، مخترع آلمانی پل نیپکو اولین سیستم تلویزیون مکانیکی را توسعه داد. بعدها در دهه 1920، مخترعانی مانند جان لاگی برد و چارلز فرانسیس جنکینز سیستم‌های تلویزیون مکانیکی را بهبود بخشیدند. با این حال، تلویزیون‌های مکانیکی به سرعت جای خود را به تلویزیون‌های الکترونیکی کارآمدتر دادند.

در سال 1927، فایلو فارنسورث، مخترع آمریکایی، اولین سیستم تلویزیونی کاملاً الکترونیکی را اختراع کرد. هم‌زمان، مهندس روسی‌تبار ولادیمیر زوریکین نیز در توسعه تلویزیون نقش مهمی داشت. در دهه‌های 1930 و 1940، فناوری تلویزیون به سرعت پیشرفت کرد و در دهه 1950، تلویزیون‌های رنگی به بازار آمدند.

در نیمه دوم قرن بیستم، تلویزیون در سراسر جهان گسترش یافت. با پیشرفت فناوری‌هایی مانند پخش ماهواره‌ای و تلویزیون کابلی، بینندگان به محتوای بیشتری دسترسی پیدا کردند. امروزه، تلویزیون اینترنتی و تلویزیون‌های هوشمند، شیوه تماشای تلویزیون را به کلی دگرگون کرده‌اند.
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
زندگی‌نامه آریو برزن

Türkçe

Ariobarzan (MÖ 368 - MÖ 330), Ahameniş İmparatorluğu'nun cesur komutanlarından biriydi. Pers Kralı III. Darius döneminde önemli bir askerî liderdi. MÖ 330 yılında, Büyük İskender'in Pers topraklarına ilerlemesini durdurmak için büyük bir direniş gösterdi.
Ariobarzan, ordusuyla birlikte Pers'in güneybatısındaki dar geçitlerde İskender'in ordusuna büyük kayıplar verdirdi. Ancak yerel halktan bazı kişilerin İskender'e dağlardan alternatif bir yol göstermesiyle kuşatıldı. Tüm askerleriyle birlikte kahramanca savaşarak sonuna kadar direndi ve şehit düştü.

فارسی

آریو برزن (۳۶۸-۳۳۰ پیش از میلاد)، یکی از فرماندهان شجاع امپراتوری هخامنشی بود. او در دوران پادشاهی داریوش سوم، به‌عنوان یک رهبر نظامی برجسته شناخته می‌شد. در سال ۳۳۰ پیش از میلاد، برای جلوگیری از پیشروی اسکندر مقدونی به سرزمین‌های ایران، مقاومت بزرگی را سازماندهی کرد.
آریو برزن همراه با سپاهیانش در گذرگاه‌های باریک جنوب غربی ایران، تلفات سنگینی به ارتش اسکندر وارد کرد. اما پس از آنکه برخی از مردم محلی مسیرهای کوهستانی دیگری را به اسکندر نشان دادند، نیروهای او محاصره شدند. با این حال، او تا آخرین نفس با رشادت جنگید و در میدان نبرد به شهادت رسید.
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
Döner Kebabının Tarihçesi (تاریخچه دونر کباب)

Döner kebabı, Osmanlı mutfağından günümüze kadar gelen ve dünya çapında popülerleşen bir yemektir.

(دونر کباب یکی از غذاهایی است که از آشپزی عثمانی به ما رسیده و در سراسر جهان محبوب شده است.)

Döner Kebabının Kökeni (ریشه دونر کباب)

Döner kebabının kökeni, Osmanlı dönemindeki "çevirme kebabı" geleneğine dayanır. Osmanlı İmparatorluğu’nda, özellikle Anadolu’da, etler büyük şişlere takılarak ateşin üzerinde yatay şekilde çevrilerek pişirilirdi.

(ریشه دونر کباب به سنت "چویرمه کباب" در دوران عثمانی برمی‌گردد. در امپراتوری عثمانی، به‌ویژه در آناتولی، گوشت را روی سیخ‌های بزرگ قرار داده و به‌صورت افقی روی آتش می‌چرخاندند و می‌پختند.)

Zamanla, bu yatay pişirme yöntemi dikey hale getirildi. Döner kebabının bugünkü şeklini almasının, 19. yüzyılda Bursa’da olduğu düşünülmektedir.

(با گذشت زمان، روش پخت افقی به روش عمودی تغییر یافت. گفته می‌شود که دونر کباب به شکل امروزی خود در قرن ۱۹ میلادی در شهر بورسا شکل گرفته است.)

İlk Modern Döner (اولین دونر مدرن)

Dikey döner kebabının mucidi olarak genellikle İskender Efendi kabul edilir. 1867 yılında Bursa’da, eti dikey bir şişe geçirerek pişiren İskender Efendi, dönerin bugünkü halini oluşturmuştur. Bu yüzden "İskender Kebabı" da onun adını taşır.

(مخترع دونر کباب عمودی معمولاً "اسکندر افندی" در نظر گرفته می‌شود. در سال ۱۸۶۷، او در شهر بورسا گوشت را روی سیخ عمودی قرار داد و به این روش آن را پخت. به همین دلیل، "اسکندر کباب" نام خود را از او گرفته است.)
Dönerin Avrupa ve Dünyaya Yayılması (گسترش دونر در اروپا و جهان)

yüzyılın ikinci yarısında, Türk göçmenler Almanya ve Avrupa’nın diğer ülkelerine döner kebabını götürdüler. 1970'lerde, Almanya’da yaşayan Türkler, ekmek arası döner kebabı satmaya başladılar ve bu lezzet hızla Avrupa’da popüler hale geldi.

(در نیمه دوم قرن بیستم، مهاجران ترک دونر کباب را به آلمان و سایر کشورهای اروپایی بردند. در دهه ۱۹۷۰، ترک‌های ساکن آلمان شروع به فروش دونر در نان کردند و این غذا به‌سرعت در اروپا محبوب شد.)


Özellikle Almanya’da, Berlin’deki Türk göçmenler döner kebabını "ekmek arası" olarak satmaya başladılar ve bu, günümüzde en çok tüketilen fast-food yemeklerinden biri haline geldi. Bugün sadece Almanya’da yılda yaklaşık 2 milyar döner kebabı tüketilmektedir.

(به‌ویژه در آلمان، مهاجران ترک در برلین دونر را به‌صورت ساندویچ در نان فروختند و این غذا به یکی از محبوب‌ترین فست‌فودها تبدیل شد. امروزه تنها در آلمان حدود ۲ میلیارد دونر در سال مصرف می‌شود!)

Dönerin Günümüzdeki Durumu (وضعیت دونر در دنیای امروز)

Bugün döner kebabı, Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde en çok tüketilen yemeklerden biridir. Ayrıca Amerika, Japonya ve Orta Doğu’da da döner restoranları bulunmaktadır. Türkiye’de ise döner hâlâ geleneksel bir şekilde hazırlanmakta ve hem fast-food olarak hem de lüks restoranlarda servis edilmektedir.

(امروزه دونر کباب، به‌ویژه در آلمان و بسیاری از کشورهای اروپایی، یکی از پرمصرف‌ترین غذاها است. همچنین، در آمریکا، ژاپن و خاورمیانه نیز رستوران‌های دونر وجود دارند. در ترکیه، دونر همچنان به روش سنتی تهیه می‌شود و هم به‌عنوان فست‌فود و هم در رستوران‌های لوکس سرو می‌شود.)
Özet (خلاصه تاریخچه دونر کباب)

Döner kebabı, Osmanlı döneminde "çevirme kebabı" olarak başladı.

(دونر کباب در دوران عثمانی به‌عنوان "چویرمه کباب" شناخته می‌شد.)

yüzyılda Bursa’da İskender Efendi tarafından dikey hale getirildi.

(در قرن ۱۹، اسکندر افندی در بورسا روش عمودی پخت را ابداع کرد.)

yüzyılda Türk göçmenler tarafından Avrupa’ya yayıldı.

(در قرن ۲۰، مهاجران ترک دونر را به اروپا بردند.)

Günümüzde dünya çapında popüler bir fast-food yemeği haline geldi.

(امروزه دونر کباب به یک غذای فست‌فود جهانی تبدیل شده است.)

با تاریخچه و داستان ترکی یادبگیرند
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
تغییرات استانبول
İstanbul'daki değişiklikler

ترکی
Ayşe uzun zamandır İstanbul'da yaşıyor ve şehrin sürekli değişimine tanık olmuştu. Eskiden sabahları martıların çığlıkları ve vapur düdükleri duyulurdu. Şimdi ise inşaat sesleri ve araba kornaları şehre hakim. Eskiden sokaklarda taze simit ve kahve kokusu yayılırdı. Şimdi ise fast food kokuları ve egzoz dumanı daha belirgin.

Ayşe pencereden dışarı baktı. Boğaz'ın mavisi hala aynıydı, ama etrafındaki binalar değişmişti. Eski ahşap evlerin yerini yüksek apartmanlar ve modern yapılar almıştı. Eskiden her köşe başında bir çay bahçesi veya bir esnaf dükkanı bulunurdu. Şimdi ise zincir mağazalar ve kafeler her yerde.

Ayşe nostaljiyle gülümsedi. Değişim kaçınılmazdı, biliyordu. Ama bazen eski İstanbul'u özlüyordu. Daha sakin, daha samimi, daha yavaş akan bir İstanbul. Şimdi her şey daha hızlı, daha telaşlı, daha yabancı geliyordu.

Yine de, İstanbul hala İstanbul'du. Kaosun ve değişimin içinde bile, şehrin ruhu hala hissediliyordu. Tarihi ve kültürü, farklılıkları ve zenginliği hala buradaydı. Ayşe, karmaşık duygularla şehre baktı. Hem hüzün hem de umut vardı. Belki de değişim her zaman kötü değildi. Belki de yeni İstanbul da kendine özgü güzelliklere sahip olacaktı. Ama yine de, eski İstanbul'un anıları kalbinde sonsuza dek yaşayacaktı.

فارسی


عایشه مدت زیادی بود که در استانبول زندگی می‌کرد و شاهد تغییرات مداوم شهر شده بود. قبلاً صبح‌ها صدای جیغ مرغ‌های دریایی و سوت کشتی‌های بخار شنیده می‌شد. اما اکنون صداهای ساخت و ساز و بوق ماشین‌ها بر شهر غالب است. قبلاً بوی سیمیت تازه و قهوه در خیابان‌ها پخش می‌شد. اما اکنون بوهای فست فود و دود اگزوز مشخص‌تر هستند.

عایشه از پنجره به بیرون نگاه کرد. آبی بسفر هنوز همان بود، اما ساختمان‌های اطرافش تغییر کرده بودند. خانه‌های چوبی قدیمی جای خود را به آپارتمان‌های بلند و سازه‌های مدرن داده بودند. قبلاً در هر گوشه خیابان یک چایخانه یا یک مغازه کسب و کار کوچک پیدا می‌شد. اما اکنون فروشگاه‌های زنجیره‌ای و کافه‌ها همه‌جا هستند.

عایشه با نوستالژی لبخند زد. تغییر اجتناب‌ناپذیر بود، می‌دانست. اما گاهی دلش برای استانبول قدیمی تنگ می‌شد. استانبولی آرام‌تر، صمیمی‌تر، با جریان آهسته‌تر. اکنون همه‌چیز سریع‌تر، پرهیاهو‌تر و بیگانه تر به نظر می‌رسید.

با این حال، استانبول هنوز استانبول بود. حتی در میان هرج و مرج و تغییر، روح شهر هنوز حس می‌شد. تاریخ و فرهنگش، تفاوت‌ها و ثروتش هنوز اینجا بود. عایشه با احساسات پیچیده به شهر نگاه کرد. هم غم بود هم امید. شاید تغییر همیشه بد نبود. شاید استانبول جدید هم زیبایی‌های خاص خود را داشته باشد. اما با این حال، خاطرات استانبول قدیمی برای همیشه در قلبش زنده خواهد ماند.
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
İpek Yolu'nun Gizemli Sandığı
صندوقچه اسرارآمیز جاده ابریشم

ترکی

Leyla, İstanbul'da yaşayan genç bir tarih araştırmacısıydı. Sahaflarda eski bir günlük buldu. Günlük, 17. yüzyılda yaşamış bir ipek tüccarının İpek Yolu yolculuğunu anlatıyordu. Günlükte, tüccarın "gizli bir sandık"tan bahsettiğini okudu. Sandığın "İpek Yolu'nun sırlarını" taşıdığı yazıyordu. Leyla meraklandı ve araştırmaya başladı. Sonunda, yaşlı bir antikacıdan "doğuya, İpek Yolu'nun başladığı şehre gitmesi" gerektiğini öğrendi. Leyla Bursa'ya gitmeye karar verdi.

Bursa'da Leyla bir rehberle tanıştı. Rehberle Ulu Cami'yi gezerken, günlükte "sandık, taşların ve suyun buluştuğu yerde" yazan ipucunu hatırladı. Cami avlusundaki şadırvanı fark etti. "Belki de burada," dedi. Şadırvanın etrafındaki taşları incelerken, farklı bir taş buldular. Altında gizli sandık vardı.

Sandığı açtığında, içinde ipek kumaşlar, eski paralar ve el yazmaları buldu. Sandık gerçekten İpek Yolu'nun sırlarını taşıyordu. Leyla mutlu oldu ve sandığı müzeye bağışlamaya karar verdi.


فارسی

لیلا، یک محقق تاریخ جوان بود که در استانبول زندگی می‌کرد. در کتابفروشی‌های دست دوم یک دفترچه خاطرات قدیمی پیدا کرد. دفترچه خاطرات، سفر جاده ابریشم یک تاجر ابریشم قرن هفدهمی را روایت می‌کرد. در دفترچه خاطرات، لیلا خواند که تاجر از "یک صندوقچه مخفی" صحبت کرده است. نوشته شده بود که صندوقچه "اسرار جاده ابریشم" را در خود دارد. لیلا کنجکاو شد و شروع به تحقیق کرد. در نهایت، از یک عتیقه‌فروش سالخورده فهمید که باید "به شرق، به شهری که جاده ابریشم از آنجا شروع می‌شود" برود. لیلا تصمیم گرفت به بورسا برود.

در بورسا، لیلا با یک راهنما آشنا شد. در حالی که با راهنما مسجد جامع را می‌گشت، سرنخ دفترچه خاطرات را به یاد آورد: "صندوقچه در جایی پنهان شده که سنگ‌ها و آب به هم می‌رسند." او حوض فواره در حیاط مسجد را دید. گفت: "شاید اینجا باشد." وقتی سنگ‌های اطراف حوض فواره را بررسی می‌کردند، یک سنگ متفاوت پیدا کردند. زیر آن، صندوقچه مخفی بود.

وقتی صندوقچه را باز کرد، پارچه‌های ابریشمی، سکه‌های قدیمی و دست نوشته‌ها را در آن پیدا کرد. صندوقچه واقعاً اسرار جاده ابریشم را در خود داشت. لیلا خوشحال شد و تصمیم گرفت صندوقچه را به موزه اهدا کند.
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
Sessiz Şehir (شهر خاموش)

ترکی

Eski, taştan evlerin arasında kaybolmuş, küçük bir kasabaydı. Yılların ağır yükünü taşıyan, sessizliğiyle ürperten bir yerdi. İnsanlar, yüzlerinde derin çizgilerle, sanki yüzyıllık sırları saklıyor gibiydiler. Genç bir ressam olan Ayşe, bu kasabaya, ilham arayışı içinde gelmişti. Şehrin gizemli havası, onu büyülemişti. Günlerce, sokakları dolaştı, eski evlerin duvarlarını, çatlaklarını, yıpranmış taşlarını resmetti. Ancak, tuvaline yansıttığı yalnızca taş ve toprak değildi; insanların yüzlerindeki ifadesizlik, gözlerindeki derin hüzün de tuvaline akıyordu. Bir gün, kasabanın en eski evinin çatı katında, tozlu bir sandık buldu. Sandığın içinde, sararmış mektuplar, eski fotoğraflar ve bir günlük vardı. Günlüğü okudukça, kasabanın sessizliğinin gerçek sebebini anladı. Bir zamanlar, burada canlı bir hayat vardı, ama bir felaket, her şeyi söndürmüştü. İnsanlar, geçmişin acı hatıralarını kalplerinde taşıyor, sessizliğe sığınıyorlardı. Ayşe, bu hikayeyi tuvaline yansıttı. Resmi, kasabanın sessizliğini anlatan, ama aynı zamanda umudun fısıltısını duyuran bir eser oldu. Kasaba, hala sessizdi, ama Ayşe'nin resmi, duvarlarının arasına bir ışık düşürmüştü.

فارسی

این یک دهکده کوچک بود که در میان خانه‌های قدیمی سنگی گم شده بود. جایی بود که بار سنگین سال‌ها را حمل می‌کرد و سکوتش آدم را می‌ترساند. مردم، با خطوط عمیق روی صورتشان، انگار رازهای صد ساله را پنهان می‌کردند. آیشه‌ی نقاش جوان، به دنبال الهام به این دهکده آمده بود. فضای مرموز شهر او را مجذوب کرده بود. روزها، در خیابان‌ها پرسه زد، دیوارهای خانه‌های قدیمی، ترک‌ها و سنگ‌های فرسوده را نقاشی کرد. اما تنها سنگ و خاک نبود که به بومش منتقل می‌شد؛ بی‌حالی چهره‌های مردم، غم عمیق در چشمانشان نیز به بومش می‌ریخت. روزی، در زیر شیروانی قدیمی‌ترین خانه‌ی شهر، یک صندوقچه‌ی پر از گرد و غبار پیدا کرد. داخل صندوقچه، نامه‌های زرد شده، عکس‌های قدیمی و یک دفتر خاطرات بود. با خواندن دفتر خاطرات، علت سکوت شهر را فهمید. زمانی، زندگی پر جنب و جوشی در اینجا جریان داشت، اما یک فاجعه، همه چیز را خاموش کرده بود. مردم، خاطرات تلخ گذشته را در دل خود حمل می‌کردند و به سکوت پناه می‌بردند. آیشه‌ی این داستان را به بومش منتقل کرد. نقاشی او، سکوت شهر را بیان می‌کرد، اما در عین حال، زمزمه‌ی امید را نیز می‌شناند. شهر، هنوز هم ساکت بود، اما نقاشی آیشه، نوری را به میان دیوارهایش انداخته بود.

لغات

Yılların ağır yükünü taşıyan
بار سنگین سال‌ها را حمل کننده

Gizemli
مرموز

Yıpranmış
فرسوده

İfadesizlik
بی‌حالی

Hüzün
غم

Sararmış
زرد شده

Felaket
فاجعه

Söndürmüştü
خاموش کرده بود

Acı hatıralar
خاطرات تلخ

Fısıltısı
زمزمه
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
فرهنگ جشن و آیین "Hıdırellez" در ترکیه

ترکی استانبولی

"Hıdırellez, Türk kültüründe baharın gelişi ve bolluk, bereket dileklerinin tutulduğu özel bir gündür. Bu gelenek her yıl 5 Mayıs akşamı başlayıp 6 Mayıs sabahına kadar devam eder. İnsanlar, dileklerini bir kağıda yazarak gül ağacının altına bırakır ve inanışa göre bu dilekler gerçekleşir. Ayrıca, ateş yakılır ve üzerinden atlanır; bu ritüelin kötü enerjiden arındırdığına inanılır. Bazı bölgelerde suya dilek bırakma ritüeli de vardır. Hıdırellez, sadece dilek tutmak değil, aynı zamanda toplumsal bir dayanışma, eğlence ve şenlik günüdür. Türkler, bu günü sevdikleriyle birlikte kutlayarak baharın bereketini karşılarlar."


فارسی

"هیدیرللز" در فرهنگ ترکی روز خاصی است که برای استقبال از بهار و آرزو کردن برای برکت و فراوانی برگزار می‌شود. این مراسم هر سال از عصر ۵ مه آغاز شده و تا صبح ۶ مه ادامه دارد. مردم آرزوهای خود را روی کاغذ نوشته و زیر درخت گل رز قرار می‌دهند و باور دارند که این آرزوها به حقیقت می‌پیوندند. همچنین آتشی روشن می‌شود و از روی آن می‌پرند؛ این مراسم به پاکسازی انرژی‌های منفی معروف است. در برخی مناطق، مراسم آرزو کردن در آب نیز برگزار می‌شود. هیدیرللز فقط روزی برای آرزو کردن نیست، بلکه فرصتی برای همبستگی اجتماعی، جشن و شادی است. ترک‌ها این روز را همراه با عزیزان خود جشن می‌گیرند و به استقبال برکت و نعمت بهار می‌روند."
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
Hikaye:
Kayıp Kedi

Türkçe:

Küçük bir kız olan Ayşe, sevimli, tüylü kedisi Pamuk'u çok severdi. Pamuk, beyaz ve yumuşacık bir kediydi ve Ayşe'nin en yakın arkadaşıydı. Bir gün, Ayşe okuldan eve döndüğünde Pamuk'u bulamadı. Her yeri aradı, bahçeyi, evi, hatta komşuların bahçelerini bile kontrol etti ama Pamuk yoktu. Ayşe çok üzüldü ve ağlamaya başladı. Annesi onu teselli etti ve birlikte Pamuk'u aramaya başladılar. Sokak lambalarının altında, karanlıkta Pamuk'u aradılar. Sonunda, bir ağacın altında, küçük ve korkmuş bir halde Pamuk'u buldular. Ayşe çok sevindi ve Pamuk'u kucağına alıp sıkıca sarıldı. Pamuk da Ayşe'nin kucağında mırıldanmaya başladı. O günden sonra Ayşe, Pamuk'u daha dikkatli bir şekilde izledi ve asla kaybetmemeye özen gösterdi.

فارسی:

دختر کوچکی به نام آیشا، گربه ی پشمالوی دوست داشتنی اش، پاموک را خیلی دوست داشت. پاموک، گربه ای سفید و نرم بود و بهترین دوست آیشا بود. یک روز، وقتی آیشا از مدرسه به خانه برگشت، پاموک را پیدا نکرد. همه جا را گشت، باغچه، خانه و حتی باغچه های همسایه ها را هم چک کرد اما پاموک آنجا نبود. آیشا خیلی ناراحت شد و شروع به گریه کرد. مادرش او را آرام کرد و با هم شروع به جستجوی پاموک کردند. زیر چراغ های خیابان، در تاریکی به دنبال پاموک گشتند. بالاخره، زیر یک درخت، پاموک را کوچک و ترسیده پیدا کردند. آیشا خیلی خوشحال شد و پاموک را بغل کرد و محکم به او چسبید. پاموک هم در آغوش آیشا شروع به خرخر کرد. از آن روز به بعد، آیشا با دقت بیشتری از پاموک مراقبت کرد و مواظب بود که هرگز او را گم نکند.


لغات مرتبط :

Küçük
کوچک

Kız
دختر

Sevimli
دوست داشتنی، ناز

Tüylü
پشمالو، پر مو

Kedi
گربه

Pamuk
پنبه (در اینجا اسم گربه است)

Beyaz
سفید

Yumuşacık
نرم، لطیف

Arkadaş
دوست

Okul
مدرسه

Eve
خانه

Bulmak
پیدا کردن

Aramak
جستجو کردن، گشتن

Bahçe
باغچه

Komşu
همسایه

Üzülmek
ناراحت شدن

Ağlamak
گریه کردن

Teselli etmek
آرام کردن، تسلی دادن

Sokak
خیابان، کوچه

Lamba
لامپ

Karanlık
تاریکی

Ağaç
درخت

Korkmuş
ترسیده

Sevinmek
خوشحال شدن

Kucak
آغوش، بغل

Sıkıca
محکم

Sarılmak
چسبیدن، بغل کردن

Mırıldanmak
خرخر کردن

Dikkatli
دقیق، با دقت

İz
lemek
مراقبت کردن، نگاه کردن

Özen göstermek
دقت کردن، مواظب بودن
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
günler



Pazartesi
دوشنبه

Salı
سه شنبه

Çarşamba
چهارشنبه

Perşembe
پنجشنبه

Cuma
جمعه

Cumartesi
شنبه

Pazar
یکشنبه
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
Ocak
ژانویه

Şubat
فوریه

Mart
مارس

Nisan
آوریل

Mayıs
مه

Haziran
ژوئن

Temmuz
ژوئیه

Ağustos
آگوست

Eylül
سپتامبر

Ekim
اکتبر

Kasım
نوامبر

Aralık
دسامبر



Turkaura
ترکی راحت تر از همیشه
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
hikaye

Küçük bir köyde fakir bir adam yaşardı. Adamın tek malvarlığı beyaz bir atıydı. Bir gün at kayboldu. Komşuları ona dedi ki: "Sen çok şanssızsın, tek malını kaybettin." Fakir adam sakinlikle cevap verdi: "Belki bu kötü, belki de iyi, ama sadece zaman bunu gösterebilir."

Birkaç gün sonra, at yanında birkaç vahşi atla geri döndü. Komşuları dedi ki: "Sen çok şanslısın, şimdi birkaç atın var!" Fakir adam yine cevap verdi: "Belki bu iyi, belki de kötü, ama sadece zaman bunu gösterebilir."

Bir gün, fakir adamın oğlu bir atı eğitirken düştü ve bacağı kırıldı. Komşuları üzüntüyle dedi ki: "Sen çok şanssızsın, oğlun yaralandı." Fakir adam yine cevap verdi: "Belki bu kötü, belki de iyi, ama sadece zaman bunu gösterebilir."

Birkaç hafta sonra, ülkede savaş başladı ve köydeki bütün gençler savaşa alındı. Fakir adamın oğlu bacağı kırık olduğu için savaşa gitmedi ve hayatta kaldı. Komşuları dedi ki: "Sen çok şanslısın, oğlun evde kaldı." Fakir adam gülümsedi ve dedi ki: "Sadece zaman bunu gösterebilir.

حکایت

در یک روستای کوچک، مردی فقیر زندگی می‌کرد. تنها دارایی او یک اسب سفید بود. روزی، اسبش ناپدید شد. همسایگان به او گفتند: "تو خیلی بدشانسی که تنها دارایی‌ات را از دست دادی." مرد فقیر به آرامی پاسخ داد: "شاید این بد باشد و شاید هم خوب، اما تنها زمان می‌تواند جواب دهد."

چند روز بعد، اسب به همراه چند اسب وحشی دیگر برگشت. همسایگان گفتند: "تو خیلی خوش‌شانسی که حالا چندین اسب داری!" مرد فقیر دوباره پاسخ داد: "شاید این خوب باشد و شاید هم بد، اما تنها زمان می‌تواند جواب دهد."

یک روز، پسر مرد فقیر در حالی که یکی از اسب‌ها را تربیت می‌کرد، افتاد و پایش شکست. همسایگان با تاسف گفتند: "تو خیلی بدشانسی که پسرت آسیب دید." مرد فقیر باز هم پاسخ داد: "شاید این بد باشد و شاید هم خوب، اما تنها زمان می‌تواند جواب دهد."

چند هفته بعد، جنگی در کشور شروع شد و همه جوانان روستا را به جنگ بردند. پسر مرد فقیر به دلیل شکستگی پایش نتوانست برود و جان سالم به در برد. همسایگان گفتند: "تو خیلی خوش‌شانسی که پسرت در خانه ماند." مرد فقیر لبخندی زد و گفت: "تنها زمان می‌تواند جواب دهد.
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
Başarı
موفقیت

Özgürlük
آزادی

Dostluk
دوستی

Girişimci
کارآفرین

Sürdürülebilir
پایدار
 

Persia1

مدیر تالار زبان انگلیسی
مدیر تالار
⚠️اعداد

1️⃣Bir:
یک

2️⃣İki:
دو

3️⃣Üç:
سه

4️⃣Dört:
چهار

5️⃣Beş:
پنج

6️⃣Altı:
شش

7️⃣Yedi:
هفت

8️⃣Sekiz:
هشت

9️⃣Dokuz:
نه

🔟On:
ده
 

Similar threads

بالا